Kokuların anılarınızı
ve hayallerinizi canlandırmada büyük rolü vardır. Gözlerinizi kapattığınızda
sizi alır ve bir yerlere götürür. Bir ateş çemberinin etrafında dönüp
durursunuz. Canınızı yakmadan ya da yüzünüzde bir tebessüm oluşturmadan geri
dönmenize izin vermez.
Bahar geldiğinde yeni
açmış çiçeklerin kokusu her zaman korkutmuştur beni. O kokuları duyduğumda hep
alerji olduğum günler gelir aklıma. Köylerin şehirlerden farklı bir kokusu
vardır bence. Köye gittiğimde burnuma gelen o koku beni hep mutlu etmiştir ve
ait olduğum yerde hissettirmiştir.
Kitap kokusu, ah keşke
kitap kokusunun parfümü olsa. Kimileri yeni alınmış kitap kokusunu sever ama
ben eski kitap kokularını daha çok seviyorum sanırım. Çünkü yaşanmışlık kokuyor,
kim bilir bunca zaman kimlerin hayatına dokunmuştur.
Bazen de çok sevdiğiniz
birinin kokusunu artık duyamamak sizi üzebilir. Mesela ben oğlumun (köpeğimin)
kokusunu çok özledim ama ne yazık ki hayat bize kötü bir oyun oynadı ve
ayrılmak zorunda kaldık.
Her koku başkadır. Ama
insan en çok kendi kokusuna yabancıdır. Hayatta milyonlarca kokuyu ezbere
biliriz ama konu kendi kokumuz olunca, kendimize yabancılaşırız. Bu yüzden sizin
kokunuzu hep başkaları duyar.
Bir gün kendi kokunuzu bulabilmeniz dileğiyle...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder